- fışkıran
- бью́щий ключо́м; фонтани́рующий
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
MÜTEDEFFİK — Fışkıran su … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fışkırık — fışkıran su … Beypazari ağzindan sözcükler
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fışkırdak — is., ğı 1) Sıvıları fışkırtmaya yarayan araç 2) Ağzındaki iki cam borudan biri üflendiğinde ötekinden su fışkıran, laboratuvarlarda yıkama işlerinde kullanılan bir deney aracı … Çağatay Osmanlı Sözlük
fışkırmak — den 1) Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır. S. Birsel 2) Bitkiler toplu hâlde, gür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fışkırtı — is. Fışkıran bir şeyin çıkardığı ses … Çağatay Osmanlı Sözlük
gök — is., ğü 1) İçinde gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, sema, asuman, feza 2) Yeryüzü üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, sema Süngülerini, çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar. R. E. Ünaydın 3) Gökyüzünün, denizin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gür — sf. 1) Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. Ö. Seyfettin 2) Bol, verimli, feyyaz Oralarda deve dikenleri ve çalı süpürgeleri gür, yeşil, pembe bitmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
teveklemek — i Üzüm kütüklerinde dip ve gövdeden fışkıran gereksiz sürgünleri temizlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokrama yul — suyu çok olan, fışkıran kaynak;fışkırma I, 492; II I, 4 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tuma buhsun — küpte bulunan darı şarabının köpüren, fışkıran kısmı III, 234 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini